bir çok arkadaşa sahibim..sahildeki taşlar gibi benim için..hiç biri birbirine benzemiyor..içimden hepsini toplamak geliyor ama avuçlarıma sığmıyor..kimisi parmak aralarımdan süzülüp gidiyor kum tanesi gibi..düşmemeleri için çabalıyorum avucumu daha çok kapıyorum ama taşlar sert olmasına rağmen aralarda ezilip tozları uçup gidiyor rüzgardan..öyle zamanlar oluyor ki avucumdaki taşlardan gözümü bir an bile ayırmadığım için önümdeki engellere takılıyorum..bazen ise takılıp düşüyorum..düştüğüm anlarda ise avucumda ne var ne yok etrafıma saçılıyor..toplamaya çalışıyorum ama çoğu toprakta kaybolup gidiyor..bir kaçı benimle kalıyor..düştüğüm yerden doğrulup kalktığımda yoluma devam ediyorum..ve bu yolda sadece benimle o kaybolmayan büyük taşlar bana eşlik ediyor bir de her zaman kalbimde taşıdığım ailem..
28 Ocak 2011 Cuma
yalnızlık huzur verir bazen..:)
yalnızlık..küçükken hiç sevmediğim bir kavramdı..tek başıma bir şey yapmayı pek sevmezdim..yanımda her daim biri olsun isterdim..iki adımlık yerlere giderken bile:)belki de kendimle hiç yalnız kalmayı başaramadığım içindi bu bağlılık..bağlılık diyorum çünkü aynı şey tekrarlandıkça alışkanlığa,bağlılığa dönüşmüştü benim için..zaten küçükken de insan çevresindeki insanları seçmez..en azından ben öyleydim..bana göre kötü insan yoktu..herkes benim gibiydi işte..o yüzden herkesle anlaşabildiğime inanırdım..tabi bu zaman dediğimiz o güzel kavram ne kadar yanıldığımı da gösterdi bana..bir çok şey öğretti hayat bana..herkese öğrettiği kadar..
geçen yıl üniversiteyi kazanmamla birlikte kendi ayaklarımın üzerinde tam olmasa da durabildiğimi gördüm..kendime bir şans verdim..o günü kendime ayırdım..kitabımı,yiyecek -içeceğimi,müziğimi de yanıma alıp sahildeki salıncaklara gittim..ilk defa orada tanıştım huzurla ve o güzel manzara hep orada olmasına rağmen sanki ilk defa bakıyordum ben ona..hayat işte bu dedim kendi kendime..o sessizliğin içerisinde martıların sesi,rüzgarın saçımı savuran hafif esintisi,havanın soğuk olmasına rağmen güneşin içimi ısıtması muhteşem bir andı..kendimi sorgulamaya ilk o zaman başladım..kendi mahkememde hem yargıç,hem hakim.hem de suçlu oldum..affımı da cezamı da kendim verdim..düşündüm..saatlerce yapılan,konuşulan herşeyi düşündüm..bazen aklıma gelenlere gülümsedim..düşünürken bir yandan da içeceğimi yudumluyordum..karnım da doyuyordu..bundan daha güzel ne olabilirdi ki:)vazgeçilmezim,çikolatam da bana eşlik ediyordu:)sonra açtım müziğimi,taktım kulaklıklarımı kulağıma..seç o anı en güzel anlatan müziği..işte o gün anladım kendimle vakit geçirmenin ne kadar güzel bir şey olduğunu..zaman zaman bulunduğum çevrede boğuluyorum..koşarak kaçmak istiyorum bulunduğum ortamdan..kimselere hesap vermeden koşmak..bu yüzden aynı ortamlarda çok duramayışım..bazen insanlardan kendimi çekmem..,nsanın bazen kendi sesini dinlemeye ihtiyacı var bence..her gece yatmadan önce günün değerlendirmesini yapıyor bile olsak sesimiz kısık olabilir,duyamayabiliriz onu..onu duyabilmek için sessiz bir yere gitmek lazım..denemenizi tavsiye ederim:)
pisicikler:)
itiraf ediyorum!evet ben bir kediseverim:)genelde herşeyin küçüğü insana şirin gelir ya ben de yavru kedileri daha çok severim..küçükken bizim orada oturan bir kızın kedinin kuyruğundan tutarak sallandırdığına şahit olmuştum..çok içim acımıştı..çok kızmıştım içten içe o kıza..küçük olduğum için kedi haini ilan etmiştim kendimce kızı.yıllarca da sevememiştim :D
biraz daha büyüdüğümde ilk defa öyle bir şeyle karşılaştığım için yanlış yorumlar getirmiştim o son derece mucize olan bir olaya..bir kaç yavru kedinin doğumu..annesinin yavrusunun dışındaki o incecik zarı parçalayarak yavrularına hayat vermesi..çok ama çok değişik bir şeydi benim için..o gözleri açılmamış,gittiği yeri göremeyen mini minnacık yavru kedicikler nasıl da korkuyla titriyorlardı..bize "yavru kedileri ellerinize almayın sizin kokunuz üstlerine siner annesi yavrusunu kabul etmez" demişlerdi.o küçücük yavru kedileri mıncıklamak isteyip de dokunamamak çok zor bir şeydi benim için..ama başarıyordum da:)daha sonra orduevimizin ünlü bir kedisi vardı.."mıstık":).öyle ismine bakıp küçümsemeyin sakın:)çok çapkın bir kızdı bizim mıstık'ımız:Dher yıl yavru kediler dünyaya getiriyordu.kim bilir babaları kim:Daynı zamanda çok da asil bir kedidir.önüne konulduğu her mamayı yemez:Dyıllardır orduevindeydi..sürekli aynı döngü sürüp gitti..ne zaman kayboldu hatırlayamıyorum..bir kaç arkadaşımla yavru kedi buldukça besliyorduk..dispanserden şırınga alıp sütü öyle içirmeye bile çalışmıştık..çok severdim patileriyle yukarı taraflara çıkmak için verdikleri çabayı:)bir de kucağımda kendilerine sıcak bir yer bulup orada uyuyakalmalarını..bunlara dayanamayan ben, eve kedi almayı çok istesem de annemin titiz olmasından ve kedilerden biraz çekinmesinden dolayı tam olarak bu hayalimi gerçekteştiremedim.ama bir kaç defa kapıyı açtığımızı görüp bundan yararlanan kedicikler oldu:)biz farkına bile varmadan hızlıca odama giden kedi..bir tanesi çok korkmuştu..kara kuru bişeydi bir de:)odamdaki koltuğun altına daha doğrusu tam duvarın köşesine geçmiş öylece bakınıyordu..çıkarmak ne mümkün..kıyamıyorum da zaten..öylece bıraktık onu..kendisinin çıkmasını bekledik..saatler sonra canı sıkılıp bir ev turu yaptı bizim bilmiş:)büyük uğraşlar sonucu üzücü de olsa evden çıkarmayı başardık..bir de kapının orda duran saksıdaki çiçeği rahat bıraksaydı..:D:Dortalığı batırmıştı..kapının önü toz toprak..sonra koyulduk işe..:Dbaşka bir kedi bizi mimozadan eve kadar takip etti..ve bunun gibi daha bir çok hikaye:)
kedilerin, insanların mutsuz olduğunu hissedip yanlarına geldiklerini öğrenmiştim..insanları avutur gibi..bunu duyduğumda bir kere daha sevmiştim işte kedileri:))
Herşeyim..:)
evet onu her anlattığımda sözün bittiği yerdeyim..yine..kolay değil çünkü o'nu anlatmak..bana ait ne varsa herşeye sahip olan kişiyi cümlelere sığdırmak,tanıtmak..yaşamak lazım..
o, benim çocukluğum..o, benim doğru yolum..o, benim mantıklı düşünmemi sağlayan kişi yeri geldiğinde acımasızca eleştiren,onu sevdiğim kadar belki de daha fazla beni seven kişi..o, benim yaşama sevincim, mutluluğum,hüznüm,huzum..zaman zaman gözyaşım..güvenim..sonsuzluğum..kısacası benim herşeyim..ablam..küçükken insan değer kelimesine o kadar önem vermiyor.ve aklı ermiyor çoğu şeye..paylaşımı kabullenemiyor..evet belki şu anda büyüdüm belki zamanla paylaşmayı da öğrendim..ama paylaşma konusunda öğrenemediğim tek şey o'dur birtanecik ablamdır..
aslında ablam dediğime bakmayın siz..öyle aramızdaki ilişki abla-kardeş ilişkisi değildir..daha başkadır..herşeyden bambaşkadır..sevgi,saygı,dostluk,arkadaşlık..biz bütün duyguları yaşarız..o kadar başkadır işte benim için..hiç bir cümle o'nu anlatmalara yetmez..o'nun üzüntüsünü de sevincini de içimde yaşarım ben..onunla ilgili de küçük bir anımız vardır hiç unutamadığım..küçükken bir keresinde komşular varken ablamla tartışmıştık.bağırıyorduk birbirimize..bunun üzerine annem bize az da olsa kızmıştı..ablama kızgın olmama rağmen yanağından dökülen yaşları görünce ben de ağlamaya başlamıştım..ve o'na demiştim ki "sen ağlarsan ben de ağlarım"..şimdi o günü düşündüm de zaman ne çabuk geçmiş..artık bizim için sözler az kalıyor..tek bakışla bile anlayabiliyoruz söylemek istediklerimizi..bir sıkıntımız olduğunu tek bir davranışla anlayıp beraber çözüm yolu üretmeye koyuluyoruz..ablamın en sevdiğim özelliği; vereceğim kararların sonuçlarını hep gözümün önüne sermesidir..bunun üzerine benden seçim yapmamı bekler..genelde ben kalbimin sesini dinlerim..o sırada daha baskın olan duygularım olduğu için..sonucuna üzüldüğümde yine o'nun kollarında avunurum..bir tek o neler hissettiğimi anlayabilir..ancak o beni kendime getirebilir..tek bir sözüyle bütün düşüncelerimi tersine çevirebilir.kötü anlamda değil tabiki..üzgünken mantıklı düşünmemi sağlar..diyorum ya o benim herşeyim..bana o'nu ne kadar seviyorsun diye sorsanız hala küçük bir çocuk gibi kollarımı canım acıyana kadar çok açıp "onu dünyalardan bile çok seviyorum" derim..insan bazı şeyleri kaybetmeden,çok geç olmadan sevdiği insanlara "seni seviyorum" kadar basit , bir o kadar da söylemesi zor olan o iki kelimeyi söyleyebilmeli.ya da benim gibi psikopatlık yapıp onu uyurken izleyip yanağından kocaman bir öpücük kondurmalı..:))
25 Ocak 2011 Salı
Geçmişte Yaşamak..
Geçmişte yaşamış ünlü şairlerin o güzel eserlerindeki aşkı yürekten hissettirebilen bir dize ya da her dinleyişte kendinden bir şeyler bulup geçmişe götüren bir şarkı olmak isterdim.Herşeyden önce geçmişi isterdim her türlü zorluğuyla, insanlığıyla ve GERÇEK SEVGİSİYLE... Sahtelikten ve yalanlardan, maske takmış insanlardan uzakta olmak isterdim...Hani güven dediğimiz şeyin sonsuz olduğu, arkadaşlık kavramının en iyi bilindiği, imkansız aşkların usta ellerde anlamlaştığı, gerçeklikten uzakta olan dünyayı bile yakınlaştırmaya gücü yeten insanların olduğu ve SAFLIK, herşeye rağmen değişmedikleri saflığı olan bir geçmiş varya işte orda yaşamak, kendimi oraya hapsetmek ve orada kaybolmak isterdim...
Mutluluk
mutluluğun tanımı nedir?kim bilir?kim içten yaşadığı anı kağıtlara dökebilir?kim ölümsüzleştirebilir o anı?yüzümde tebessüm oluşturan mutluluğu anlatmak,doğru kelimeleri bulmak çok zor aslında...
..içinden sımsıkı sarılmak gelir ya hani,gülmekten gözlerinden yaş gelir ya, her mutsuzluğumuzda bizi o ortamdan uzaklaştıran anılarımız vardır ya hani, hep yanımızda olmasını istediğimiz insanlarla beraber vakit geçiririz ya işte onun verdiği duygudur mutluluk..bir de hep bizimle olan yalnızlığımızdır..sesimizi duyabildiğimiz tek yer orası..huzuru, mutluluğu bulduğumuz tek an o andır.. ve gün batımını sıkılmadan izlemek, izlerken bile o mutluluğu yakalayabilmektir..kimi zaman da buz gibi bir havada sıcacık bir kucaktır,sevgidir..ilk kalp atışıdır kimi zaman..ilk adım,ilk heyecan,ilk sözcüklerdir bazen...bazen ise gökyüzüne bakıp bir yıldızı seçmek ve onu sevdiğinle paylaşabilmektir...kimi zaman nefes alabilmek,o anı yaşayıp bazı şeylerin farkına varabilmektir (varlığına sevinebilmektir ) mutluluk..
..içinden sımsıkı sarılmak gelir ya hani,gülmekten gözlerinden yaş gelir ya, her mutsuzluğumuzda bizi o ortamdan uzaklaştıran anılarımız vardır ya hani, hep yanımızda olmasını istediğimiz insanlarla beraber vakit geçiririz ya işte onun verdiği duygudur mutluluk..bir de hep bizimle olan yalnızlığımızdır..sesimizi duyabildiğimiz tek yer orası..huzuru, mutluluğu bulduğumuz tek an o andır.. ve gün batımını sıkılmadan izlemek, izlerken bile o mutluluğu yakalayabilmektir..kimi zaman da buz gibi bir havada sıcacık bir kucaktır,sevgidir..ilk kalp atışıdır kimi zaman..ilk adım,ilk heyecan,ilk sözcüklerdir bazen...bazen ise gökyüzüne bakıp bir yıldızı seçmek ve onu sevdiğinle paylaşabilmektir...kimi zaman nefes alabilmek,o anı yaşayıp bazı şeylerin farkına varabilmektir (varlığına sevinebilmektir ) mutluluk..
Yok Oluş..
bir sabah gözlerimi açtığımda dört duvar arasında buldum kendimi.ağlayan insanların olduğunu farkettim.neydi peki onları bu kadar üzen?ben neden göremiyordum onları?gözlerim yoruldu hayatı yaşamaktan.bir süre sonra gözlerimi kapadım hayata.ama sesler yağmur damlası kadar sert çarpıyordu duvarlarıma ve ben hala anlayamıyordum olup biteni..kalkmaya çalıştım yattığım yerden.hal kalmamış bedenimde.ne kolumu kaldıracak gücüm ne de konuşacak dermanım kalmış.bir an tüylerim ürperdi,buz tuttu bedenim.tıpkı küçükken izlediğim çizgifilmlerdeki karakterlerin hayalet gördüğü an gibi.çok korktum..kaçmak istedim seslerden.ama bir şey tutuyordu bedenimi.gitmemi istemiyor gibi sımsıkı sarılmıştı duvarlarıma..çaresini bulup kaçtım.bir de uzaktan baktım kendime,etrafımda ağlayanlara..yok olmuşum hayatlarından.ne dediklerimi duyuyorlar ne de yaptıklarımı görüyorlardı.işte o an anladım yalnızlığı ve işte o zaman hissettim sevdiklerimi ardımda bırakıp uzaklara gitmenin acısını...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)